LÜBNAN’NIN İBRETLİK HİKAYESİ
Bir zamanlar Ortadoğu’nun en gözde yerlerinden biri olan Lübnan nasıl oldu da bu hale geldi? Lübnan pek çok medeniyeti tanıklık etmiş bir yerdir. İsmini Finikelilerden almıştır. Beyrut limanına yanaşan gemilerin ilk gördükleri karlı dağlardır. Dağlarında ki kar yüzünden Finikeliler kendi dillerinde beyaz anlamına gelen Lübnan demişlerdir.
Roma baskısından kaçan ilk Hıristiyanlar Lübnan dağlarına sığınmışlardır. 1516 – 1918 yılları arasında 402 yıl Osmanlı yönetiminde kalmıştır.
Fransa tarafından 1918 yılında işgal edildi. Bu işgal 2. Dünya savaşı yıllarına kadar sürdü. 1943 yılında Fransa’nın işgali sonlandırmasının ardından 22 kasım 1943 yılında bağımsızlık günü ilan edildi. 1 Ocak 1944 tarihinde Lübnan resmen bağımsızlını ilan etmiştir.
Lübnan pek çok etnik kökenin birlikte hoşgörüyle yaşadığı bir yerdi. Pek çok inanç ve din vardır. Resmi dili Arapça ve Fransızca olmasına rağmen çok sayıda farklı diller konuşulmaktadır.
Ülke bağımsızlığını ilan ettikten sonra hızla ekonomik ve ticari olarak yükselişe geçmiştir. Bu yükselişte babası Filistinli annesi Lübnanlı olan Yusef Beydas etkili olmuştur. Kurduğu bankacılık sistemiyle Lübnan’ı Ortadoğu’nun İsviçre’si haline getirmiştir. Batmakta olan bir uçak firmasını satın aldı ve bunun yanında gazino işletme işine girdi. Hızlı bir yükselişe giren Lübnan için Yusef Beydas’ın etkisi çok büyük oldu. Lübnan ve Beyrut sahilleri o dönemin film yıldızlarını, kumarhaneler ise en zenginleri ağırlamaya başladı. Mardin başta olmak üzere Türkiye den büyük göç aldı.
1960 yılında 6 gün savaşı olarak da bilinen çatışmada FKÖ mali destekte bulunan Yusef Beydas için çöküşün ilk adımıydı. Avrupalı yatırımcılar bankalardan paralarını çekmeye başladı. Lübnan doğal olarak bu çöküşten çok fazla etkilendi.
İsrail – Filistin savaşından kaşan Filistinli mülteciler Lübnan’a bir kısmı da Ürdün’e sığındı.
Filistin den nüfusunun üç de biri kadar mülteci akınına uğradı. Ürdün de Filistinlilerin bazıları FKÖ adına isyan başlattı. 1970 yılında başlayan bu isyan sonucu Ürdün kendi ülkesinde olan bütün Filistinlileri ülkesinden kovdu. Ürdün den ayrılmak zorunda kalan Filistinliler de Lübnan’a sığındı ve ülkenin nüfus yapısını değiştirdi. En son Suriye savaşından kaçan bir milyon Suriyeli mülteciyi de eklersek sonuç çok ürkütücü.Bir gerçek daha var ki Asala gibi bir çok terör örgütünün eğitim verilen yer de Lübnan’dır.
İsrail- Amerika ve Suriye- Rusya dörtlüsünün de desteklendiği 1975 yılında Lübnan da başlayan iç savaş 15 yıl sürdü.
Bu savaştan tek karlı çıkan Hizbullah oldu. Ülkenin içinde başka bir yönetim kurdu. Ayrı okulları ayrı güvenlik güçlerini oluşturdular. Ortadoğu’nun kalbi olan Lübnan böylece İran’ın arka bahçesi oldu. En büyük desteği İran dan alan Hizbullah bu gün yine İran tarafından satıldı. Hamasın İsrail’e başlattığı saldırı aslında İran ve İsrail ortak yapımıdır.İran kendi evinde kendi toprakların da bulunan ve çok desteklediği Hamas liderini nasıl satıysa aynı sebeplerden dolayı Hizbullah lideri Nasrullah’ı da öyle satmıştır. İsrail – İran ortak bir planı işletiyorlar. Ortadoğu da çok tehlikeli bir oyun oynanıyor. Oyunu bozacak tek ülke de Türkiye’dir.
Gökçe Umay TİGİN
Tarihçi Araştırmacı Gazeteci
YORUMLAR