ASIF ATA Güney Azerbaycan meselesi çok güçlü düşünmeyi gerektiriyor

Asıf Ata: – Güney Azerbaycan meselesi bir numaralı meseledir, siyasi bir meseledir, sosyal bir meseledir”, ahlaki bir meseledir, manevi bir meseledir. Sadece adaletin yeniden sağlanacağı için değil, asıl mesele bu. Ayrıca Azerbaycan büyüyüp 50 milyon nüfuslu bir devlet haline geldiğinde siyasi anlamda bağımsız bir Azerbaycan’dan bahsetmek mümkün olacaktır. O zaman dünya bize farklı davranacak, o zaman dünyadan merhamet ve yardım istemeyeceğiz, o zaman siyaset dünyasının, dünyadaki beş adamından biri olacağız. Bu, gücü olan bir olasılıktır; bir eğilim de vardır. Ancak bu son derece zor bir konu, çünkü ne İran bunu kabul edecek, ne Rusya bunu kabul edecek, ne de Batı bunu kabul edecektir.
İran bunu kabul etmeyecek, dolayısıyla İran şu anda İslami faktöre tutunuyor, çünkü Güney Azerbaycan olmadan İran neredeyse sakat durumda, Tebriz olmadan Tahran’ın neye ihtiyacı var? Güney Azerbaycan, İran’ın ekonomik, manevi ve her yönüyle gücü ve kuvvetidir. İran bu yüzden Güney Azerbaycan’ı Farslaştırıyor!
Rusya bunu kabul etmeyecektir çünkü Rusya’nın asıl görevi, ne kadar zayıf olursa olsun çevresinde güçlü bir rakibin olmamasını ve gelecekte bir yerlerde Rus hegemonyasının devam etmesini sağlamaktır. Çünkü Rusya hegemon olmadan yok edilecek şekilde inşa edilmiştir. Rusya bunu asla kabul etmeyecektir.
Batı bunu kesinlikle kabul etmeyecektir çünkü o zaman Transkafkasya’da 50 milyonluk büyük bir Türk devleti olan bir Türk devleti kurulacaktır. Sözde Türkçülüğü ortaya koyuyor ve Türkçülük Batı için son derece tehlikelidir. Her zaman olduğu gibi şimdi daha fazlası!
Dolayısıyla Güney Azerbaycan meselesi çok ciddi düşünmeyi gerektiriyor ve Ojak da sürekli bu meseleyle ilgileniyor.

Asıf Ata: – Bana göre popülerlik içgüdüsü düzeyi düşük, popülerlik kararlılığı düzeyi de düşük. Popülizmin bir Ruh düzeyi olmalıdır. Bu ne anlama gelir? İnsanlar inanç düzeyinde sevilmeli, insanlar Anlayış düzeyinde sevilmeli, insanlar Maneviyat düzeyinde sevilmeli, insanlar İrade düzeyinde sevilmelidir. Dünyayı tanıyın ve insanınızı sevin, aksi takdirde sahte milliyetçilik ya da popüler milliyetçilik dünyayı tanımadan uzun süre dayanamaz. Dünyayı okudukça Azerbaycanlı oldum, Hegel okudukça Fuzûlî oldum, Platon okudukça Nizami oldum, senfoni okudukça Mugam oldum, yoksa bilmek kolay olurdu benim için. hiçbir şey, sadece kendimi tanımak ve halkın insanı olmak.
Siyasal popülizme gelince, samimi olmak için Kemal Atatürk olmak gerekir. Ortalama insanın siyasal popülizminin arkasında emek vardır, popülizm bir ruh olmalı, bir kâr ve fayda kaynağı değil, bir kader olmalıdır. Öyle yüce olmalı ki, ne yaparsanız yapın arkasında milliyetçilik var, nefesinizde milliyetçiliğin ışığı var ve her eylemin, her çalışmanın arkasında istemeseniz de halk insanı olamazsınız. bir düşün. Yoksa bir sorun çıkar çıkmaz neden başka ülkelere kaçıyorlar anlamıyorum… Eğer sanatçı, bilim adamı, filozof olarak görülüyorsan, zor bir anda ayağa kalk ve kaç, o zaman git adını duyur. Amerika’da kendiniz için ve eğer onun şöhretini burada takip edersem, bu en büyük anti-milliyetçiliktir.
Popülerlik doğadan başlar, doğa bilgiyi yaratır, bilgi idrakte düzenlenir ve inanç düzeyine yükselir. Böyle bir halkı hiçbir hammadde hareket ettiremez ve diğerleri bahçedeki rüzgarla hareket ettirilebilir. Bence de. Popülizm manevi bir düzeydir!